top of page

CEO-COO-MD-ED

  • Yazarın fotoğrafı: Ahmet Çağlar BİRDAL
    Ahmet Çağlar BİRDAL
  • 22 Eki 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Kas 2020

Çoğumuzun açılımlarını tam bilmediğimiz fakat günlük hayatta kurumsal, halka açık ve küresel firmaların yönetim katında yer alan isimlerin bu havalı unvanlara ulaşma hikâyeleri elbette uzun, elbette meşakkatli.

Chief Executive Officer, Chief Operation Officer, Managing Director, Executive Director.

Amacım kısaltmaları bile havalı olan bu unvanları açıklamak değil. Belli ve ortadaki uzun bir teorik, akademik ve haliyle pratikte dirsek çürütülmüş yol hikâyeleri olan yöneticilerden bahsediyoruz.

Ülkemizde birçok saygın akademi genç yöneticiler yetiştiriyor. Bu akademilerde krizler, darbeler, ekonomik buhranlar görmüş beyaz saçlı pembe yanaklı adeta yürüyen ansiklopedi diye tabir ettiğimiz hocalarımız var.

Bırakın Türkiye ekonomisini Dünya ekonomisinin mikro ve makro bantta ayrı ayrı ele alınıp lokal olayların günlük ekonomiye olan etkilerinin yorumlanması, yaşanan, yaşanacak olan ekonomik gelişmeleri süzmek çok önemli haliyle tüm bunları yaparken birde üstüne malum sizi bekleyen Yönetim ve Organizasyon.

Bünyenizde çalışan binlerce personel, rekabet etmeniz gereken yüzlerce firma ve malum sürekli aktifte yer almanız gereken bir piyasa tüm bunları yaparken başında olduğunuz firmada tabiri caizse günde kaç fotokopi kâğıdı tüketiliyor bilmeniz gerek.

Ülkemizde birçok isim Amerika ve Avrupa’daki çok büyük küresel firmaların icra kurullarında görev almaktadır. Aranan isim olmaktadır. Sebebi açık ve net.

Her şeyin sanal olduğu günümüzde Amerika ve Avrupa’nın genç beyinlerinin her türlü bilgi ve somut imkânlara kolay ulaşabilmesi sahada değil de bu sanal ortamlarda organizasyonel çalışmalar yapmaları, Bizim de Anadolu’nun en dar, en çıkmaz sokak ilçelerinden İstanbul'lara Akademi okumaya giden beyinlerimizin derdinin spor ayakkabısının markası, tablet ve telefonunun modeli olmayışı bu yarışta açık ara önde olmamızın bence tek nedenidir.

Yalnız dikkat etmeliyiz ki batıdan gelen bu salgın hastalık hali hazırda şuan Yüksek Öğrenim gören neslimizi ciddi anlamda tehdit etmektedir.

Kendi oyuncaklarını kendi yapan sokakta bütün arkadaşlarıyla birlik olup hemen 2 takım çıkarıp mahalle maçı yapan derken kendi imkanlarıyla komşu mahallelere deplasmana giden nesile bakıldığı zaman yapılan işin yönetim ve organizasyonun temeli olduğu çok açık ortada kaldı ki bu neslin geldiği durum, aldığı başarı da ortada.

Mahalle maçları yapan topaçlar gülleler çelik çomaklar oynayan nesil, yerini kutu kola tenekesini ezip maç yapan nesile bıraktı. Onlar ise maalesef birden taso oynayan nesile büründü.

Şimdi ise evden hatta odasından çıkmayan tabletinin şarj aletine sımsıkı tutunmuş yaşam ünitesine bağlı hale gelmiş bir nesil geliyor.

Evet, yazdıklarımdan yokluktan gelen başarı veya varlığın getirildiği başarısızlık gibi bir sonuç çıkartılmasın.


Yokluğun ne olduğunu bilmek varlığın ne olduğunun farkına varmaktır başarı.

”bilmek ve farkına varmak” bütün mesele bu.

Dünyanın neresinde olursanız olun ister Pekin'de ister New Delhi'de isterseniz de Yozgat’ın bir köyünde. Eşit aileye eşit kitaplara sahip değiliz belki ama eşit oksijene sahipsek eğer, etrafına bakan, farkında olan insan hep bir sıçrama tahtası bulur ve mutlaka sıçrar.

 
 
 

Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.
  • LinkedIn - Siyah Çember
  • Twitter
  • Instagram
e-posta Üyeliği

Aileme Katıldıgınız İçin Teşekkür Ederim.

Ahmet CaGlar BIRDAL

© Copyright 2021 Bu sitede yayınlanan tüm içerik hakları Ahmet Caglar Birdal'a aittir. 

bottom of page