top of page

KURUMSALLAŞMA SENDROMU

  • Yazarın fotoğrafı: Ahmet Çağlar BİRDAL
    Ahmet Çağlar BİRDAL
  • 22 Eki 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Kas 2020

Ekonominin bu denli küreselleşmesinin temelini, şüphesiz ticari kaygı ve yüksek beklentilerin meydana getirdiği lokal göçler oluşturmaktadır.

Mahallede bir bakkal dükkânı açarsın, iyi iş yaparsın, yan dükkânı satın alırsın, işini büyütürsün.

Şanslısındır, hırslısındır o büyüttüğün dükkânda sana dar gelmiştir. Yeni şubeler açarsın şubelerin büyür, başka şehirlere gidersin. Hamurun mayası tam kıvamındadır, işte sınırlara sığmayan önlenemez, kesinlikle karşı konulamaz bir büyüme ve beraberinde gelen başarı öyküsüdür. Anadolu tabiri ile artık yükünü tutmuş bir trenden bahsetmekteyiz bu noktada.

Peki, bundan sonra ne olacak?

Korkarım yazık olacak. Emeğe ve güç bela oluşturulan değerlere...

Bölgemizde de eşine sıklıkla rastlanan Orta ve Doğu Anadolu'dan1960-70’lerde göç etmiş, burada dişini tırnağına katıp gece gündüz çalışıp kazandığı parayı sımsıkı tutup güçlenip gücüne güç katıp sonralarda hacmini Ankara, İstanbul gibi büyük yerlere taşıyan ilk binde birçok firmamız var.

Bu çapta büyümüş direksiyonu babasından devralmış firmaların yaşadığı başarının devam ettirilebilme sendromu asıl anlatmak istediğim...

Büyük şirketlere bakıldığında gelişen teknoloji ve değişen ticari kültürü Aile şirketlerinde görev alan 2. nesil hayata geçirmede oldukça istekli ve çıtayı daha yukarıya taşımada oldukça kararlı olduğu gözlemleniyor. Bunun aslında temelinde 1. neslin şirketin yönetiminde denetleyici rolünü elden henüz bırakmayışı ve yönetimde kurumsallaşmaya geçilse bile serde halen örf ve adetlere, değerlere olan saygının görülmesi olarak değerlendirilebilir. Bu yapı birinci ve ikinci kuşakta uyumlu bir şekilde işlerken üçüncü nesil bu uyumdan tamamen uzak kalmaktadır.

Anadolu’dan geliş sürecinden tamamen bir haber olan atlatılan badireler, krizler sadece bir animasyon, bir senaryo olarak aklında kalan üçüncü nesil, bu boyutta şirketin yakaladığı ivmeyi çok rahat, adeta kendi fantezileri uğruna riske edebilmektedir.

Günümüzde çocuklarını en prestijli kolejlerde okutan klasik tabir ile Amerikalara varana kadar gönderen bir çok aile, üçüncü nesil sendromuna yakalanmamak adına yeni nesil aile bireylerini en alt departmanlarda oryantasyon sürecine tabi tutup, yönetim katında profesyonel kadrolaşmaya gitmektedir.

Bu bakış açısı bölgemizde biraz zor hatta hayal gibi görünse de korkarım büyüklerimizin bize bıraktığı miraslara onların çektiği çileleri göz önüne alarak bayrağı sağlam adımlarla hep dimdik ileri taşımak adına, şirketlerimizde, istihdam edilen binlerce kişi adına hatta ve hatta bu ülkenin çıkarları adına başarı, sürekli başarı, devamlı başarı parolası güdülmelidir. Başarı ve başarma olgusu bir defaya mahsus yaşanan kavramlar olmadığı için şahıs statüsünde taşınan bu kimliği nesillere aktarmakta zorlanıyoruz. Bu durum firma tüzel kişiliği statüsünde olduğunda bayrak yarışı gibi başarı elden ele uzandığı gibi, konuşulan şeyde şahıslar değil firmanın genel bir bütünü olacaktır.

Unutmayalım ki hiçbir personel bütün çalışma hayatı boyunca yukarı doğru aynı ivmeli bir performans sergileyemez. Yarışçıların sürekli değiştiği bir maratonda hiç bir zaman yorulmayan, firma içi rekabet/motivasyon denkleminin sürekli yüksek tansiyonda tutulması ile birlikte şirketlerimiz nesillere daha rahat aktarılmış olur.

Bu durumda da ne olursa olsun kurum kimliğini kazanmış firmaların bireyler tarafından tüzel kişiliklerine zarar vermesi ister istemez azalmış olacaktır diye düşünüyorum.

 
 
 

Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.
  • LinkedIn - Siyah Çember
  • Twitter
  • Instagram
e-posta Üyeliği

Aileme Katıldıgınız İçin Teşekkür Ederim.

Ahmet CaGlar BIRDAL

© Copyright 2021 Bu sitede yayınlanan tüm içerik hakları Ahmet Caglar Birdal'a aittir. 

bottom of page